Amaç: Ulaşımın sağlığı nasıl belirlediği
hakkında bilgi sahibi olmak
Öğrenim hedefleri:
1. Ulaşımda
sağlık yararı ve güvenlik kaygıları arasındaki gerilimi açıklayabilmek
2. Ulaşımın
hangi boyutlarıyla sağlık üzerinde etkili olduğunu sayabilmek
3. Ulaşımda
sağlığı geliştirici politika seçeneklerini sayabilmek
Danışman: Ahmet Soysal
(M.Ç.)
Ulaşım
planlanırken, paradigma olarak belirlenen unsur günümüzde, güvenlik unsurundan,
sağlık yararına doğru geçmiştir. Güvenlik ve sağlık yararı konuları ulaşım planlanırken
gerilim halindedir ve örneklerde birbirlerini keserler. Okuduğumuz metinde, bu gerilime
örnek olarak; Avustralya’da bisikletçilere güvenlik gereği getirilen kask takma
zorunluluğu bisiklet kullanımını azaltmış ve dolayısıyla sağlanan sağlık
yararını da azaltmıştır.
Bir
başka örnek; Otoyollarda yaşanan ölümlü kazaların sonucunda daha ‘’güvenli’’
otoyollar inşa etme fikri ortaya çıkmış ve bunun maddi boyutlarına odaklanılmıştır.
Ancak bunun bir çelişki olduğu göz ardı edilmiştir. Bu çelişki daha fazla kaza
riskini daha fazla ölüm riskini beraberinde getirmiştir.
Bu
örneklere ek olarak kendi gözlemlerimden örnek eklemem gerekirse; Otomobil şirketlerinin
insanların güvenlik kaygılarına hitap edecek şekilde daha ‘’zırhlı’’ daha ‘’kuvvetli’’
otomobil üretmeleri, bunu reklam çalışmalarında ön plana çıkarmaları bireysel araç
kullanımını özendirir niteliktedir. Bu olgu dolaylı bir şekilde toplu taşıma
kullanım miktarını azaltmakta ve ulaşımda sağlık yararını olumsuz etkilemekte
olabilir.
Bence
ulaşımda paradigma değişiminden zarar gören çıkar grupları, lobiler
bulunmaktadır. Ulaşımda sağlık yararını gözetmek otomobil şirketlerine, otoyol
inşa eden şirketlere, petrol şirketlerine, araç ruhsatlarını sağlayan yerel ve
merkezi yönetim erklerine zarar vermektedir. Toplu ulaşım yerine bireysel
otomobil kullanımı arttırmak, otomobil satışını, petrol tüketimini, yol
yapımını arttıracaktır. Bu da bu lobilerin maddi olarak kaynaklarını arttırmaları
ve ulaşım sektörünün bu lobiler lehine gelişimi anlamına gelmektedir. Güvenlik kaygısının
arkasındaki temayı bu olarak düşünmekteyim.
İlk
olarak metinde; her yıl Dünya’da 1.2 milyon insanın trafik kazalarında yaşamını
yitirdiğini ve 20 ila 50 milyon insanın da sakat kaldığını öğrendim. Bu veriler
ışığında 2020 yılında istatistikler böyle devam ederse trafik kazalarının insan
ölüm nedenlerinde 3. Sıraya yükseleceğini öğrendim. Bence bu çok ciddi bir halk
sağlığı problemi.
Ulaşımda
kullanılan araçlarla üretilen karbondioksit oranının yükseldiği ve bununla
birlikte insan solunumunu olumsuz etkilediği açıkça belirtilmiş. Astım ve nefes
alma zorlukları insan sağlığına olumsuz etkiler olarak sayılabilir.
Ulaşımın
en önemli katkısı olarak kalp ve damar hastalıklarına olumlu yönde etki
etmesidir. Kalp ve damar hastalıkları riskini azaltan yürüme ve bisiklete binme
egzersizleri ulaşımın teşvikleri arasındadır. Düzenli egzersiz yapmanın kalp
kasını güçlendirdiği, kalbi zinde tuttuğu, obeziteyi durdurduğu, tansiyonu
düzenlediği de bilinmektedir. Egzersizin düşünmeyi harekete geçirici ve
depresyonu engelleyici etkisi de vardır. Ancak trafiğin ‘’ toplumu ayırma’’
olgusu ruhsal sağlımız üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır.
Metinde
ulaşımda sağlığı geliştirebilecek politikalar üç ana başlıkta toplanmıştır: Yürüme
ve bisiklet kullanımını arttırma; toplu taşımanın arttırılması; motorlu
taşıtların trafikte oranlarının azaltılması.
Bu
üç politikayı metin çerçevesi ve kendi anladıklarımla değerlendirecek olursam; Şehirlerde
bisiklet sürülebilecek alanların arttırılması, A noktasından B noktasına
giderken yürüyüş rotalarının ağaçlandırılması ve yürüme alanının
genişletilmesi, ulaşımda bisiklet ve yürüme araçlarının gerçekten bir seçenek
haline gelmesini sağlayabilir. Bununla beraber kalp hastalıklarına yakalanma
riskimiz azalır ve ruh sağlığımız kuvvetlenebilir. Bu politikaya Türkiye’den
örnek verebilmek oldukça zor. Türkiye şehirlerinde trafikte bisiklet bir ulaşım
aracı olarak ön plana çıkmaz. Şehirlerde bisiklet kullanımı daha çok bir spor
aktivitesi olarak planlanır ve yaygınlığı da oldukça azdır. Türkiye’de bir
noktadan diğerine yürümekse kültürel olarak bir ulaşım biçimi sayılamaz.
Yürüyüş rotaları da oldukça keyifsiz ve tehlikeli durumdadır.
Toplu
taşımanın arttırılması ise hem kullanılacak petrol oranının azalması, trafikte
ki araç araç yoğunluğunun azalması, salınacak karbondioksit oranının azalmasına
yol açacaktır. Bununla birlikte toplu taşımayı özendirmek toplumdaki insanları
birbirine yakınlaştırabilir. Kurulacak sosyal bağlar yine ruh sağlığımıza
olumlu yönde katkı sunabilir. Yine Türkiye’den kendi deneyimlerimi buraya
aktaracak olursam; toplu taşımanın şehirlerde özendirilmesi bir kenara, bir
çile haline getirilmesi, yanlış ve
plansız uygulamalarla, yetersiz araç kaynaklarıyla toplu taşımanın insanlar
gözünde bir korku haline getirildiğini gözlemlemekteyim.
Motorlu
taşıtların trafikte oranının azalması ise yine yukarıdaki sonuçları
doğuracaktır. Petrol kullanımı azalacak,
trafik yoğunluğu azalacaktır. Ancak bu otomobil lobilerinin, petrol kartellerinin
hoşuna gitmeyecektir. Bu yüzden Türkiye’de veya dünyanın başka bölgelerinde üretilen
bir politika gözüme çarpmamaktadır.
Karayolu
lobisi, petrol şirketlerinin, yol yapımcısı inşaat şirketlerinin, otomobil
üreticilerinin ve bu sektörden çıkar sağlayan politik güçlerin içinde bulunduğu
çıkar grubudur. Bu grup, petrol tüketiminden, araç satışından, inşaat malzemesi
satışından kar elde etmektedir. Kar elde etmek, kapitalist toplumlarda insan
sağlığından da bilimsel önceliklerden de önde gelmektedir. Üretilen
politikalar, insan sağlığı veya bilimsel veriler ışığında değil bu lobi
mensuplarının daha fazla kar etmesi olgusu üzerinde oluşmaktadır. Elbette yerel
örneklerde insan sağlığını önemseyen bilimsel politikalar üretilebilir. Ancak
bu politikaların ülke ölçeğinde etki yaratabilmesi bu lobinin politikacıları
tarafından engellenecektir.
Çünkü;
kapitalist üretim biçimi ortaya çıkışından günümüze gelene dek insan sağlığı, kamuculuk,
bilim ve aydınlanma gibi konularda çok fazla geriye düşmüştür. Bu geriye düşüşü
lobi mensuplarının siyasal ve ekonomik etkinlikleriyle açıklayabiliriz. Bu
etkinliklerin de insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerini her örnekte
görebiliriz. Umarsızca kar hırsları ulaşım sektöründe ruh sağlığımıza, nefes
alma kalitemize, kalp sağlığımıza olumsuz etki etmekte ve araç yoğunluğundan dolayı
yaralanmalarla birlikte direk ölümümüze ya da sakatlanmamıza yol açmaktadır.
Tartışma Soruları
1. Ulaşımda
sağlık yararı ile güvenlik kaygıları arasındaki gerilime örnekler veriniz.
Güvenlik kaygılarının ardındaki motif nedir?
2. Ulaşım
hangi sağlık sorunlarında rol oynamaktadır?
3. Ulaşımda
sağlığı geliştirici politikalara örnekler veriniz.
4. “Karayolu
lobisi” nedir ve etkinlikleri toplum sağlığını nasıl etkilemektedir?