Amaç: Mahalle ve konut (barınma) ile
sağlık arasındaki ilişkiler hakkında bilgi sahibi olmak
Öğrenim hedefleri:
1.
Mahallelerin hangi özellikleriyle sağlık üzerinde etkili olabileceklerini
sayabilmek
2.
Mahallelerin sağlık üzerinde etkisi olabilecek fiziksel özelliklerini
tanımlayabilmek
3.
Mahallelerin hangi mekanizmalar/yolaklar üzerinden sağlığı etkileyebileceğini
sayabilmek
Danışman: Zuhal Okuyan
(HBA)
Yapılı çevre ve sağlık (insan sağılığı söz konusu
olduğu gibi fauna ve flora oluşumlarının da sağlığı) doğrudan ilişkilidir. Solunum, beslenme ve
sosyal faaliyetler doğal çevrenin içindeki yapılı çevrelerde gerçekleşir. Nüfus
ve sosyal gereksinmelerimiz arttıkça daha büyük ve karmaşık yapılı çevrelere
ihtiyaç duyarız. İnsan eli ile yarattığımız bu çevrenin ise biyolojik ve
psikolojik yapımız üzerine etkisi olmaktadır.
İçinde barınma ihtiyacımızı karşıladığımız mahalleler
ve konutlar ile sağlık arasındaki sorunların, sağlık-çevre algısı (sağlık
okuryazarlığı), mimarlık-sağlık eğitimi, mimarlık-politika konuları
açılabilirse çözüme ulaştırılabileceğini düşünüyorum.
Öncelikle, içinde yaşadığımız alanlarda hakimiyet
sahibiyizdir, yani o yere etki edebiliriz, belirli bir kıstasa kadar
değiştirebiliriz. Sağlıklı bir çevrenin nasıl olması gerektiği bilgisini
edinmeden de bu konuda mekanla bilinçli bir ilişki kuramayız.
Konutlar, sokaklar, mahalleler, şehirler, bölgeler
insan faaliyetlerine göre tasarlanır; planlanır, gelişir. Bir tasarım, düşünsel
sürecin bir çıktısı olarak, kararlardır. Bu kararları oluşturan, bilinçli veya
bilinçsiz olarak edindiğimiz bilgiler ve kullandığımız yöntemlerdir.
Yaşadığımız yerleri tasarlama işi olan mimarlık, bu konuyla ilgili eğitimi alan
bireylerin, grupların ve toplumun bilgi birikimine bağlı bir yönde gerçekleşir.
Mimarlık, planlama, peyzaj eğitimi (uzmanlık alanı ve toplumsal düzlemde) ve
konforsuz çevreler birbirinden ayrılamaz.
Bireyin, toplumun, tasarımcıların kararlarının
üzerinde, rantçı imar anlayışını tercih etmiş bir politikanın kararları vardır.
Kapitalist anlayış bir zorunluluk olan barınma mekanlarımızı bir sermaye aracı
olarak görür. Barınma ile ilgili bir ihtiyaç varsa, toplumun kaynakları
seferber edilmez; önce oradan kar edecek bir sermayedar bulunur. Bu sermayedar
içinde bulunduğu kapitalist sistemden dolayı azami kar elde etmek ister.
Betonlaşmış kentler, hücre tipi evler, sosyal yaşantıyı önemsemeyen çevreler
yaratılır. Bir sermayedarın azami karı toplum için sağlıksız bir yapılı çevre
ile sonuçlanır.
Bir çevrenin sağlıksız olma derecesi de doğrudan o
bölgede yaşayanların ekonomik durumları ile ilişkilidir. Artan arsa fiyatları
ve yapım maliyetleri geliri düşük olan insanları daha sıkışık, ucuza mal
edilmiş, üzerinde daha az düşünülmüş yerlere iter. Gelir durumuna göre
mahalleler, var olan ekonomik durumun doğal sonucu olarak derecelendirilebilir.
Kentlerde düşük ücretli insanların yoğunlaştığı mahalleler, memur veya yakın
düzeyde gelir elde edebilen insanların yoğunlaştığı mahalleler vb. bir tasnif
açıkça yapılabilir. Metropol kentlerde yoğunluğun artmasıyla birlikte bu durum
daha çok çarpıcı hale gelir.
Düşük gelirli insanların barındığı – az para verilen
yerler, fiziksel olarak o toplumun sahip olduğu konutlardan kalitesi az
olanlardır. Bakımsız, ısı yalıtımsız, rutubetli, kentsel açık alanlardan
yoksun, sosyal hizmetlerden uzak gibi tanımlamalar bir mahallenin ekonomik
yoksunluğunun fiziksel göstergeleri olarak sayılabilir. Bu tür mahallelerin ve evlerin insan sağlığı
ile ilişkisi, var olan fiziksel koşulların biyolojik yapımıza etkisi üzerinden
incelenirse hastalık ve ölüm tehditleri araştırma konusu olarak belirmektedir.
Atıkların uzaklaştırılması; altyapı, çöpler, mikrobik bir yayılmaya izin
vermeyecek kontroller, hava sirkülasyonu, içinde yaşadığımız evlerin ısı-nem
dengesi (konfor koşulları), hava kalite endeksi gibi konular yapılar ve ilgili
konulardaki toplumsal sistemlerle ilgili belirteç konular olarak belirmektedir.
Bu belirteçler akademik bir çerçeveye oturtulmalıdır ve sağlıksız fiziksel
koşulların insan sağlığı üzerindeki etkisini Türkiye için morbidite ve
mortalite oranları üzerinden inceleyen güncel araştırmalar ortaya konmalıdır.
Ekonomik olarak yoksun mahalleler ve konutlar sundukları
imgelerle aidiyet ve kimlik sorununu gibi psikolojik sorunlar yaratmaktadır. Bu
yerler kaçılacak, günün birinde kurtulunacak yerlerdir, ötekilerin yeridir.
Yoksun mahallelerin ve konutların psikoloji üzerindeki etkisi, suç oranları ve
psikolojik rahatsızlık yaşayanların barındıkları yerlere göre oranı üzerinden
bilimsel bir kanıt olarak sunulabilir. Yoksun mahallelerde suç oranı daha
yüksektir. Suç ve çevre arasındaki ilişki çevre kriminolojisi kavramını ortaya
çıkarmıştır. Genellikle çarpık kentleşen, rant odaklı düzenlenmiş çevreler;
düşünsel olarak var olmuş suçun gerçekleşebileceği mekanları yaratır.
Mahalle örüntüsünün uygun mekanları ve yapısı
bireylerin psikolojik yapıları için gerekli olan sosyal katılıma da etki eder.
Yaşanabilir kentler indeksinde yüksek puan alan kentlerin örüntüsü incelenirse
sosyal katılımı destekleyecek örüntüler keşfedilebilir. Kolay ulaşım, kamusal
alanlar, doğal çevre – yapılı çevre ilişkisi vb. bir liste oluşturulur. Bu
kentlerde yaşayan toplumun sağlık durumu ile sosyal katılımı desteklemekte
başarılı olamayan kentlerde yaşayanların sağlık durumu karşılaştırılırsa ortaya
çıkacak tablo durumu destekleyici bir veri olarak kullanılabilir.
Barınma kalitesini artırmaya yönelik kamusal
müdahaleler mevcut düzeni sürdürmeye yöneliktir denebilir. Uygun bir kentsel
örüntü sunmayan çöküntü durumundaki yerler sosyo-kültürel ihtiyaçlara cevap veren
bir özellikte değildir. Toplu konut biçiminde gelişen yapılar ortaya
çıkmaktadır. Yatayda veya düşeyde büyüyen dışa dolayısıyla da içe kapalı konutlar
sosyal katılımı olumsuz etkilemektedir. Çarpıcı bir örnek olarak, tamamlanmasından
16 yıl sonra 1972`de yaşam koşullarının bozulmaya başlaması üzerine yıkılan
Pruitt-Igoe toplu konutlarının yıkılması gösterilebilir.
Kaynaklar
Sağlığın Sosyal Belirleyicileri- Mahalleler,
Konutlar ve Sağlık
Kent ve Suç – Mimarlar Odası, Ankara/ Dosya 06
üzerinden bu konu incelenebilir.
Türkiye’de Kentleşme Sürecinde Çöküntü Bölgesinde
Suç İlişkisi- Davut GÜRBÜZ
Arkitera - Modern Mimarlığın Öldüğü Gün
Tartışma Soruları
1.
Mahallenin ekonomik yoksunluğunun sakinlerin sağlığı üzerinde etkili olduğunun
kanıtları nelerdir?
2.
Mahallenin sosyal ortamının sakinlerin sağlığı üzerinde etkili olduğunun
kanıtları nelerdir?
3. Barınma
kalitesini arttırmaya yönelik kamusal müdahaleler hangi sağlık sorunlarına
hitap ediyor?
4. Bir
konutun sağlıklı olup olmadığı hangi standartlara bakılarak
değerlendirilebilir?